
Milli
İller genelinde mülakatlar yapılıyor ve sonuçları açıklanıyor.
Mülakatlarda bir kaç il dışında hakkaniyet ölçüsünü gözeten yok .
Mülakat komisyonlarına bizzat Müsteşarlık makamından emirle Eğitimbirsen üyesi yöneticiler ve Eğitimbirsen’in getiridiği yöneticiler seçiliyor.
Mülakat sadece göstermelik bir uygulama olarak yapılıyor. Mülakata girecek adayların sendikaları daha önceden belirleniyor. EK 1 puanları ve sınav puanları yazılıyor . Okullar belirleniyor. Mülakatta hangi adaya kaç puan verileceği ayarlanıyor ve mülakat puanları veriliyor .
EĞİTİMBİRSEN YANLIŞ YAPIYOR
Bugün gelinen noktada mülakatta Eğitimbirsen üyeleride rahatsızlık duymaktadır.
Mülakatlarda genellikle Eğitimbirsen şube başkanı ve yönetimleri , siyasi iradenin ve bürokratların akrabaları , görevlendirme şube müdürlerine çok özel torpil yapılmaktadır. Eğitimbirsen sadece bu kişilerden oluşan sivil toplum örgütü ve sendika değildir.
Sivas ilinde Eğitimbirsen şube başkanı mülakatta en yüksek puanı kendisine alıyor. Bir şube başkanı bu kadar enaniyet içerisinde kendi tabanına ne cevap verecek.
MÜLAKAT ZULMETMEYİ VE AHLAKSIZLIĞI GEREKTİRMEZ
Yönetici mülakatlarında kul hakkı yemeyi din kisvesi altına sığdıranları kulu affetse Allah affetmez. Allah’ü telayı inkar eden kişilere bile rabbimizin rızık verdiği ve mağfiret ettiğini düşündüğünüz zaman ; Müslümanın , müslümanın rızkıyla oynamasını yüce dinimizde nereye koyacağız.
Şimdi sizlere kıssadan hisse olması için İbrahim Aleyhisselam’a , Allah’ü tealanın verdiği dersi örnek olarak vererek yazımıza son verelim.
İbrahim aleyhisselam, misafirsiz hiç yemek yemezdi. Misafir yoksa beklerdi. Bir gün , seksen yaşında bir ihtiyarı misafir olarak kabul eder. Üç gün ona gerekli hizmeti, en güzel şekilde yapar. Tabiî ihtiyar çok rahattır, yer içer, yatar kalkar. Ama bu ihtiyarın dinden imandan haberi yoktur. İbrahim aleyhisselam, belki gece ibadet ediyordur diye düşünür, ama gece de bir şey yaptığı yok. Ne Allah’a hamd, ne de iyilik edene teşekkür ediyor. Sonunda dayanamaz, onu evden çıkarır. O da, (Çağırdın geldim, kovdun gidiyorum) der. Hemen Cebrail aleyhisselam gelip, der ki:
(Yâ İbrahim, senin bu hareketine Rabbim gücendi, sitem etti. “Bu kulum bana inanmadığı hâlde, ben ona seksen yıl rızık verdim, hiç aç bırakmadım, kusurlarını da yüzüne vurmadım. Halilim İbrahim ise üç gün sabredemedi, kulumu kovdu, kalbini kırdı. Özür dileyip hemen gönlünü alsın” buyurdu.)
İbrahim aleyhisselam, koşup adama yetişir, kendisini affetmesi için çok yalvarır. (Ömür boyu sana hizmet edeyim) der, ama ne dediyse ihtiyar kabul etmez, (Sana ne oldu? Az önce kovdun, şimdi niye yalvarıyorsun?) der. İbrahim aleyhisselam ise, kendisinin peygamber olduğunu, Cenab-ı Hakk’ın ikazına maruz kaldığını söyler. Cebrail aleyhisselamın bildirdiklerini anlatır. (Rabbimin beni affetmesi için, senin beni affetmen lazım) der. İhtiyar çok şaşırır, (Yani Allah, benim için sana Cebraili mi gönderdi?) diye sorar. İbrahim aleyhisselam (Evet) der demez, ihtiyar, (Böyle bir yaratana kurban olurum, hemen Müslüman olmak istiyorum) diyerek, kelime-i şehadet getirip Müslüman olur.